20 Şub 2013

Paris çağırır da Berlin koşmaz mı (?)

Alman ordusu Bundeswehr’in ilk yurtdışı ‘görev’ yerinin Amed olduğunu biliyor muydunuz? Şöyle ki Batı ve Doğu Almanya’nın birleşmesinden hemen sonra, yani 1990’da NATO zemininin dışında da askeri operasyonlara katılım ile ilgili bir tartışma başladı. Soğuk Savaş’ın sonuna gelinmişti, yeni bir dönem başlayacaktı. Bunun için de BM’nin onayından geçip uluslararası hukuka göre ‘meşruluk’ kazanan savaşlara katılmak gerekiyordu.
İşte birleşmiş Almanya’nın son model silahlarıyla katıldığı ilk yurtdışı ‘görevi’, Birinci Körfez Savaşı‘nda ABD öncülüğünde Irak’a karşı gerçekleştirilen “Çöl Fırtınası Operasyonu” oldu. Bu operasyon kapsamında 30 Ocak – 17 Mart 1991 tarihleri arasında füzeli hava savunma filosu Amed’e konuşlandırıldı. Ardından “barışı korumak/ tesis etmek” için birçok ülkeye girildi.
Sonra 11 Eylül’le birlikte “uluslararası terörle mücadele” dönemi başladı. Startı Afganistan’da verildi. ABD’nin orada başlattığı “Sonsuz Özgürlük Operasyonu”na elbette Almanya da katıldı. Ancak sorun şu ki, Aralık 2001’de ülkenin kuzeyine giriş yapan Bundeswehr, bir türlü çıkamıyor. Kamuoyu nezdinde meşruluğu kalmayan bu ‘görev’ için meclis her sene tezkereyi uzatırken, Afganistan onlar için tam bir bataklığa dönüşmüş.


Alman Başbakanı Merkel’in 5 ay önce ‘yeni Alman güvenlik doktrini’ ile ilgili konuşmasını, bu hususları dikkate almadan değerlendirmek eksik olur. Ekim ayında Strausberg’te yapılan Bundeswehr toplantısında Merkel’in söylediklerini özetleyecek olursak: Yurtdışındaki operasyonlarda savaşacak Alman askeri göndermek yerine, desteklenen gücün silahlandırılması ve eğitilmesi. Elbette daha karlı bir seçenek bu...
Generallere seslendiği bu toplantıda Merkel, Mali hükümetini desteklemeye hazır olduklarını da kaydetmişti. Dış güçlerin hükümetin ‘talebi’ üzerine askeri müdahalesinden önce yapılan konuşmasında Merkel, “Özgürlükçü demokratik devletler, uluslararası terörizmin ülkenin kuzeyinde güvenli bir geri çekilme alanına sahip olmasını kabul edemez” demişti. 11 Ocak’ta Fransız askerleri giriş yapıp, bir gün sonra İslamcı silahlı güçlerle ilk saldırısını gerçekleştirdi.
Dün ise Almanya hükümeti, 330 Alman askerinin eğitim ve lojistik destek için Mali’deki operasyon bölgesine gönderilmesine karar verdi. Fransa’nın Mali hükümetiyle birlikte yürüttüğü bu savaşta komşusuna destek olacak Almanya ordusunun çatışmalara katılmayacağı belirtiliyor. Konunun Cuma günü meclis gündemine gelmesi bekleniyor. Zira kararın Federal Meclis tarafından onaylanması gerekiyor.
Fransa, BM’de Mali’ye müdahale kararının çıkması ya da kendi müdahalesinin desteklenmesi için çok uğraştı. Almanya bu konuda yardımlarını hiç esirgemedi. Hatırlanırsa Françoise Hollande Cumhurbaşkanı seçildiğinde Merkel ile ilişkisinin mesafeli olduğu yazılmıştı.
Ancak bakıyoruz ki iki komşu arasında su sızmıyor, gayet iyi anlaşıyorlar. Ortak politika geliştirdikleri bir diğer alan ise Türkiye ve AB üyelik süreci.
Merkel, önümüzdeki günlerde Türkiye’ye gidecek. Hollande de şu anda Türkiye ziyaretine hazırlanıyor. Hem Almanya hem de Fransa bu dönemde Türkiye’nin AB üyelik sürecini destekleyecek. Bunu yaparken tabii ki kendi görev sürelerinde Ankara’nın Brüksel’de temsilcilik açmayacağını biliyorlar. Ancak yeni dönem ihtiyaçları temelinde çıkarlarını güvence altına almak için Türkiye üzerindeki etkilerini güçlendirme derdindeler. Bakalım bu sürecin Kürtlere yansıması nasıl olacak. Ve derim ki üzerinden 40 günden fazla zaman geçmiş olmasına rağmen ne Fransız ne de Alman makamlarının Paris katliamı ile ilgili bildiklerini açıklamamasına bir de bu açıdan bakalım...


http://www.yeniozgurpolitika.org/index.php?rupel=nivis&id=3376

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder