Abertzale Solu sözcüsü: Zayıf olduğumuzu düşünenler yanılıyor, hareketimiz her zamankinden güçlü.
Bask sorunundan söz edilirken çokça kez "Batı Avrupa'nın son silahlı çatışması" tabiri kullanılıyordu. O terim artık hikaye, zira yarım asırdan fazladır Bask Ülkesi'nin bağımsızlığı için mücadele eden ETA, geçtiğimiz ay silahlı mücadeleye son verdiğini duyurdu. ETA'nın bu kararı ana akım medya tarafından yenilgi şeklinde yansıtıldı, yorumlandı. Türkiye'deki yandaş medya ise bu durumu Kürt Özgürlük Mücadelesi'ne karşı bir argüman olarak kullanma çabası içine girdi.
Peki Bask Ülkesi'nde durum gerçekte nedir? ETA'nın kararı iddia edildiği gibi 'ahlaki ve siyasi yenilgi' işareti mi? Kendini 'Abertzale' olarak isimlendiren Bask sol ulusal hareket nerede duruyor, nereye ulaşmayı amaçlıyor? 20 Kasım'da yapılacak genel seçimlerden sonrasında nasıl bir tablonun oluşması bekleniyor? Bu gibi soruları, Abertzale Solu'nun sözcülerinden Gorka Elejabarrieta'ya yönelttik.
'İspanya Anayasası bizde olsaydı Kürt sorunu çoktan çözülmüştü' diyenlere nasıl bir cevap verirsiniz? Bask sorununun günümüzdeki parametreleri nedir?
Öncelikle şunu vurgulamak istiyorum: Her siyasi sorunun özgünlükleri var ve dolayısıyla her çözüm süreci de o özgünlüklere göre gelişir. Çözüm, sorunun özgün karakteristikleri ve ihtiyaçlarına yanıt olmak durumunda. Dolayısıyla bir yer için olumlu olabilecek bir şey başka bir yerde böyle olmak zorunda değil. Bask'taki koşullar bugün Kürdistan açısından pozitif ise, tabii ki bu yöndeki gayretler desteklenmeli. Ama Bask Ülkesi'ndeki koşulların Bask halkının istemleriyle uyuşmadığı açık ve nettir.
1978 Anayasası bize göre Bask sorununun çözümü açısından kaçırılan bir fırsattır. Çünkü sorunun temel nedenlerine yanıt olmadığı gibi, bir çözüm de sunmadı. Temel mesele Bask Ülkesi'nin toprak bütünlüğü ve Bask halkının özgürce kendi geleceğini belirleme hakkı, yani kendi kaderini tayin hakkı ile ilgiliydi. Sonuç olarak Bask sorununun parametreleri günümüze dek özde pek değişmedi. Bask Ülkesi'ndeki bütün taraflar arasında yeni bir demokratik senaryoda uzlaşma ihtiyacı var. Bu senaryo, bağımsızlık da dahil olmak üzere Bask halkının istemi doğrultusunda yapılabilir bütün görüş ve siyasi projeleri dikkate almak durumunda.
ETA'nın silahlı mücadelesine son verme kararı uluslararası medya tarafından çoğunlukla 'yenilgi' olarak yansıtıldı. Kararın arka planı nedir?
Barış sürecinin 2007'de tıkanıp sona ermesinden sonra Abertzale Solu, hareketimizin gelecekte geliştireceği strateji ile ilgili bir iç tartışma süreci başlattı. Bu süreç çok uzun zaman almış olsa da, çoğu aktivistimizin katılımı ile bu tartışmanın sonunda yeni bir stratejide mutabık olmayı başardık. Bu yeni strateji 'Ayağa Kalk Euskal Herria' başlığını taşıyan bir dokümanla kayda geçirildi. Bu belgede hedeflerimize ulaşmak için sadece ve sadece demokratik ve barışçı yöntemlerin kullanılacağı ifade edildi. Ayrıca siyasi pratiğimizin temel iki 'emanetçinin', Bask halkı ve uluslararası topluluk olması gerektiğini vurguladık. İspanya hükümetinin iyi niyetine inanmıyoruz ama Bask nüfusunun mutlak çoğunluğunun, Bask Ülkesi'nin kendi seçimini yapma hakkını onayladığını düşünüyoruz. Yine uluslararası topluluğun çözüm sürecinin hem garantörü hem destekçisi olarak önemli bir rolü oynayabileceği, oynaması gerektiği görüşündeyiz.
Bask solunun her zamankinden daha zayıf olduğunu düşünenlerin sayısı az değil. Hareket siyasi hedeflerinden vaz mı geçti?
Çok kısa bir süre içinde bunun tam tersini kanıtladık. Bildu'nun (Eusko Alkartasuna, Alternativa, Herritarron Garaia, Araba Bai ve bağımsızlardan oluşan çatı partisi) Mayıs 2011'de yapılan yerel seçimlerde aldığı inanılmaz oy oranı, Abertzale Solu'nun savunduğu stratejinin Bask nüfusunun büyük bir bölümünde destek bulduğunu gösterdi.
Bildu, Bask Ülkesi'nde en fazla seçilmiş yerel yöneticiye sahip olan partidir. Bildu ve Aralar tarafından oluşturulan Amaiur koalisyonunun 20 Kasım'da yapılacak genel seçimlerde daha yüksek bir sonuç almasını bekliyoruz. Bu ise sadece Abertzale Solu'nun her zamankinden daha zayıf olduğu yönündeki iddianın yanlış olduğunu göstermekle kalmayıp, her zamankinden daha büyük bir desteğe sahip olduğunu da gözler önüne serecektir.
Barış derdi olmayanlar, savaş ve çatışmanın devamını isteyenler, diyalog ve müzakereye dayalı bir sürece dahil olmamak için her koşul altında her zaman sebepler bulacaklardır. Ve bu zayıflık ve güç meselesi tavuk-yumurta durumuna dönüşür. Çünkü onlara göre çok güçlü olmamız müzakereler için yanlış zaman anlamına geliyor, zira elimiz güçlü olur. Çok zayıf olmamız ise müzakerelere ihtiyaç olmadığı anlamına gelir. Abertzale Solu, Bask nüfusunun büyük kesimlerince destek gören siyasi inisiyatiflere öncülük ediyor. Ve bugünkü senaryo bunun doğrudan yansımasıdır. Sanırım zayıf bir parti siyasi anlamda bu denli etkin olamazdı, değil mi?
Mücadelenizin nihai hedefi nedir? 'Bağımsızlık' kavramının içeriği nasıl bir rol oynuyor?
Nihai hedefimiz bağımsız ve sosyalist bir Bask Ülkesi. Siyasi takvimimizde bu var. Ama siyasi takvim ile barış takvimi arasında ayrım yapıyoruz. Bize göre Bask Ülkesi'nde barışçı koşullar için bağımsızlığa gerek yok. Devam eden sorunun çözümü için esasen ihtiyaç duyulan şey, siyasi hedeflerimizi - bizim açımızdan bağımsızlık ve sosyalizm - herkes gibi özgürce savunabileceğimiz demokratik koşullardır. Bunun ardından ise Bask Ülkesi'nin gelecekteki statüsü Bask halkının iradesiyle belirlenmeli. Böyle bir referandumun yapılması durumunda bağımsız bir devleti savunacağız. Norveç, İngiltere veya herhangi bir devlet 21. yüzyılda ne kadar bağımsızsa, biz de o denli bağımsız olmak istiyoruz.
Gernika Sözleşmesi, Donostia'daki (San Sebastian) barış konferansı ve tutsakların açıklaması gibi son dönemde atılan adımları nasıl yorumlamalıyız?
Bunlar, Bask Ülkesi'ndeki sorunun çözümü için atılan tarihi adımlardır. Gernika Sözleşmesi, birçok Bask siyasi parti, sosyal örgüt, sendika vs. imzasını taşıyıp, ülkede bir çözüm süreci için ihtiyaç duyulan temel şartları içeren bir sözleşmedir. Donostia'da yapılan uluslararası barış konferansına bütün Bask Ülkesi'nden, yani hem kuzeyden hem güneyden temel siyasi partilerin uluslararası topluluğun temsilcileri tarafından davet edildiği bir çalışmaydı. Kofi Annan, Bertie Ahern, Gro Harlem Brutland, Gerry Adams ve Pierre Joxe gibi ünlü siyasi simalar bu konferansın sahipliğini yaparak çözüm sürecine dahil oldular. Bask siyasi tutsakların, Gernika Sözleşmesi'ni sahiplendikleri yöndeki açıklamaları da önemli bir karardı. Ve son olarak da ETA, silahlı mücadelesini sona erdirmeye karar verdi. Bütün bunlar, diyalog, müzakere ve uzlaşıya dayalı olup, bütün tarafları kapsayan bir çözüm sürecinin geliştirilmesini mümkün kılacak koşulların yaratılmasına katkı sunan önemli kararlardı. Ancak unutmamalıyız ki, bu önemli adımlar atılmış olsa da sorun hala devam ediyor.
İspanya 20 Kasım'da genel seçimlere gidiyor. Bask solu tek çatı altında seçimlere katılacak. Tahminler nasıl?
Tahminler çok iyi görünüyor. Amaiur'un çok iyi bir sonuç alması bekleniyor. Bask Ülkesi'ndeki temel siyasi güçlerden biri olacak pozisyondayız.
Geçen günlerde Mario Vargas Llosa'nın Rosa Diez'e destek mektubu yayınlandı. Bask bir siyasetçi olan Diez'in başbakanlık adaylığını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Rosa Diez'in partisi, şimdiye kadar olası çözüm süreçlerine hep karşı çıktı. Onlara göre sorun güvenlik politikaları ile çözülebilir. Yani bizim tasfiyemiz üzerinden bir çözümün olacağını savunuyorlar. Bu konudaki yaklaşımlarını değiştirmelerini isteriz tabii ki. Çözüm sürecinin güçlendirilmesi ve kalıcı bir barış için herkesin üzerine düşen görevler var. Siyasi çözüm sürecinin aleyhine karar verenler gelecekte pişmanlık yaşayacaktır çünkü nüfusun çoğunluğu Bask Ülkesi'nde barışçı koşulların inşa edilmesini istiyor.
PSOE'nin ETA ile görüşmeyi reddederken kullandığı temel argüman, silahlı mücadelesiydi. ETA bu son argümanı ellerinden aldı. Sizce seçimlerden sonra nasıl bir süreç gelişebilir?
Bizce ETA, Bask Ülkesi'ndeki çözüm süreci ve gereken pozitif iklimin yaratılması için üzerine düşeni yerine getirmiştir. Bu karara böyle bakmak gerekiyor. İspanya hükümeti de benzer adımlar atmalı. Bask halkına yönelik her türlü baskılara son verip, insan, yurttaş ve siyasi hakların herkes için tanındığı koşullar yaratmalı. Seçimden sonra oluşacak hükümet - ister PP, ister PSOE - sorunun beraberinde getirdiği olguların, örneğin siyasi tutsaklar, mağdurlar, demilitarizasyon vs. nasıl ele alınacağı yönünde bir ortak karara varmak için de ETA ile müzakere sürecine girmeli.
http://yeniozgurpolitika.org/index.php?rupel=nuce&id=3639
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder