Tam kurtulmuştuk ki, yeniden ortaya çıkıverdi. Şu günlerde Almanya’da hangi gazete veya haber sitesini açsak, karşımıza - yeni imajı ile - o çıkıyor: Karl-Theodor zu Guttenberg. Hani partisindeki skandalları şans bilip, 2009’da önce Almanya tarihinin en genç Federal Ekonomi Bakanı, sonra da Savunma Bakanı olan CSU’lu (artist) politikacı. Görev süresi boyunca kanımca yaptığı en iyi şey, Alman askerlerin Afganistan’daki varlığını yıllardan beri ‘görev’ olarak isimlendirenlerin kalbine indirerek, olayın ‘savaş’ olduğunu itiraf etmekti. Sonra ‘hızlı yükselen çabuk düşer’ sözünü doğrularcasına siyasi kariyerinin jöleli yolunda öyle bir kaydı ki, fena düştü. Doktora tezinde intihal yaptığı ortaya çıkınca hem bakanlıktan hem milletvekilliğinden istifa edip, soluğu ABD’de aldı.
Yokluğuna tam alışmıştık ki, Zeit gazetesinin genel yayın yönetmeni Giovanni di Lorenzo’nun Ekim ayında kendisiyle yapmış olduğu uzun söyleşiden oluşan “Şimdilik karaya oturdu” (Vorerst gescheitert) kitabıyla yeniden gündeme oturdu. Hiç de karaya oturmayan kitabın - ne hazin ki - 80 binlik ilk baskısı, geçen hafta üç gün içinde tükendi. Kitabın adını “şimdilik” koyması, siyasi arenaya dönüşün (kara) habercisi olarak algılanırken, imdadımıza kendilerini Guttenberg’in - sözde ‘aslında öyle değil’ - intihal pratiğini ortaya çıkarmaya adamış GuttenPlag platformu yetişip, eski bakanın 2004’te ‘kaleme aldığı’ “Türkiye-AB ilişkileri - İmtiyazlı Ortaklık’” başlıklı 33 sayfalık makalenin de baştan sona intihal olduğunu duyurdu. Dolayısıyla Guttenberg’in hem kitabı hem dipnotlarla problemli ilişkisinden, hem de AB ekonomi politikasına ilişkin Merkozy’ye enteresan perspektiflerinden ötürü bir süre daha hem gündeme hem de karaya oturması bekleniyor.
Aslında Guttenberg’e haksızlık edilmiyor da değil. Şu lanetli intihal mevzusu ile sürekli de gündeme getirilmez ya insan. Üstelik bugün 40. doğum günü! Günün şerefine ben de intihalciliğin ötesinde Guttenberg’in bir başka, pek de bilinmeyen portresini çizmeye karar verdim.
Adını Ağustos 2008’de ilk kez duyduğum Guttenberg, o zaman henüz bakan değilken milletvekili sıfatıyla Berliner Morgenpost gazetesine verdiği röportajda Sol Parti Milletvekili Ulla Jelpke ve danışmanı tarihçi Nick Brauns hakkında, ‘terör örgütlerini destekliyorlar’ diyerek karalama kampanyası başlatmıştı. Bahsi geçen örgütlerse Kürt, Bask ve Kolombiya kurtuluş hareketleriydi. Nick Brauns, bunun üzerine yaptığı açıklamada, “Kürtlerin Alman antifaşistler ve sosyalistler tarafından desteklenmesinden rahatsızlık duyuyorlar” demişti.
Şimdi antifaşistlere antipatisini gizlemeye gerek duymayan bu yeni dönem politikacının büyük büyük amcası kimdi dersiniz? 20 Temmuz 1944’te Hitler’e suikast girişiminde bulunan generallerden Karl-Ludwig Freiherr von Guttenberg. Dedesi ise, 1938’de Nazi ordusunda subayken ‘devlet karşıtı ifadeler’ nedeniyle disiplin cezası aldıktan sonra, amcası ile Hitler karşıtı subaylar grubuna katılan Karl-Theodor Freiherr von und zu Guttenberg. Büyük büyük amcası Karl-Ludwig Freiherr von Guttenberg, başarısız suikast girişiminden sonra Naziler tarafından idam edildi.
İşte Guttenberg’in bu portresi ışığında belki de Almanya’nın gündemini belirlemeye devam eden örgütlü Nazi faşizmine farklı bir açıdan daha bakabiliriz. Hakikaten; büyük büyük amcası faşistlerce idam edilen biri, neden antifaşistlerin karşıtı olur ki?
Şimdi bütün politikacılar sağcılıkla kararlı mücadele nutukları atıyor. Hatta kimi politikacılar, hızını alamayıp bu vaatte bulunurken, yanına Türk dışişleri bakanını da alıyor! Sol örgütler bu kadar kolay yasaklanabilirken legalitesi bir türlü bozulamayan ırkçı NPD’ye karşı kapatma davası da nihayet yeniden gündeme girmiş oldu.
İşte ülkede faşizmi bunca yıl gör(e)meyen/görmezden gelen siyasi iktidar, merkezi bilgi bankasını Noel arifesinde güzelce süsleyerek yegane çözüm olarak sunup, haftanın şakası olmaya adayken, birden sosyal demokratlarca sollandı: Bütün ülke sağcı tehdidi tartışırken, dün kongresini yapan SPD’nin eski genel başkanı Gerhard Schröder'in partililerine yaptığı ciddi uyarı şöyle: “Partimiz, sola kayma tehlikesi ile karşı karşıya, dikkatli olmalıyız.”
http://www.yeniozgurpolitika.com/index.php?rupel=nivis&id=775
Hitler'e suikast düzenleyen subaylar, bunu en başından Hitler'in anti-semitist ve faşizan ideolojisine karşı olduklarından değil de; bu "deli"nin Almanya'yı felakete sürükleyeceği kesinleştikten sonra yapmadılar mı?
YanıtlaSilYani belki bu Guttenberg de atalarından o kadar farklı değildir. :)
kesinlikle, suikastçılar hiçbir şekilde antifaşist değildi tabii ki.
YanıtlaSil