21 Tem 2011

Sacco ile Vanzetti ve sanat

İnsanlık tarihinde acı dolu ama onurlu sözcüklerle yer edinmiş isimler var ki, uğradıkları haksızlıklarla - ki çoğu zaman ölümdür - insanların kalplerine ince bir sızı olarak nakşedildiler. Güzel yarınlar adına acının günlüğünü tutmak zorunda kalanların belleğinde hem umut ama hem de hüzün oldular. Öyle derin işlenmişler ki düşlerini teslim etmeyenlerin yüreklerine, bellek oldular. Ve o bellek bazen bir şarkı, bazen bir ağıt, bazen bir şiir, bazen bir roman, bazen bir tablo, bazen bir tiyatro oyunu ve bazen de bir film olarak genişledi. İşte sanatın bir vazifesi de belki budur; hatırlamak ve hatırlatmak...
‘Peder, evet, ben bir mahkumum
Suçumu elden ele vermekten korkma
Suçum, terkedilmiş olanları
sevmektir
Bir tek suskunluk utanç verir’

‘Hayatın bütün acılarını yaşadım’
Sözleri ABD’li sanatçı Joan Baez, müziği ise ünlü İtalyan besteci Ennio Morricone’ye ait ‘Sacco & Vanzetti’nin Baladı’ (The Ballad of Sacco & Vanzetti) yukarıdaki dizelerle başlar. Ferdinando ‘Nicola’ Sacco ve Bartolomeo Vanzetti... İdamlarıyla sayısız sanat eserine konu olmuş iki İtalyan işçi, iki anarşist. 20’nci yüzyılın başlarında büyük umutlarla çalışmak için İtalya’dan ABD’ye gelen, burada işçi mücadelesi ve sosyalist düşüncelerle tanışan, aslında daha iyi bir yaşam uğruna çıktıkları yolculukta hayatın acımasızlıklarını yaşayan iki insan. Hücresinde yazdığı otobiyografisinde şöyle der Vanzetti: „Amerika’da, 20 yaşında buraya gelip, hayat hakkında bir şey bilmeyen ve biraz da hayalpereste benzeyen bir insanın kaçınılmaz kaderi olan bütün acıları, hayal kırıklıkları ve yoksunlukları yaşadım. Burada, insanlığın bu denli trajik bir şekilde mücadele ettiği hayatın bütün acımasızlıklarını, adaletsizlikleri ve bozulmuşlukları gördüm. Özgürlüğümü herkesin özgürlüğünde, mutluluğumu herkesin mutluluğunda aradım.“

Birinci Dünya Savaşı’nın bitimiyle birlikte ABD’de ekonomik bunalım başlar. Bir yanda işsizlerin sayısı ve fiyatlar hızla artarken, bir yanda da siyasal alanda Rusya’daki Ekim Devrimi siyasal iktidarı korkutmaya başlar. Zira 1919’la birlikte buradaki sol hareket de güçlenir, Komünist Parti ve Komünist İşçi Partisi kurulur. Derken siyasal iktidarın propagandası solu ülkenin durumundan sorumlu tutar ve sola karşı geniş çaplı bir sürek avı başlar.

İdama giden yol
İşte Sacco ile Vanzetti’nin idama giden yolu da burada başlar. Aralık 1919’da gerçekleştirilen başarısız bir soygunun ardından iki İtalyan anarşist tutuklanır. Skandallarla dolu davada aslında suçsuz oldukları bütün açıklığıyla ortaya çıkmasına ve dünyanın dört bir yanındaki protestolara - ideolojik ve politik olduğu besbelli olan dava sürecinde Sacco-Vanzetti Savunma Komitesi kurulur - rağmen 9 Nisan 1927’de idam cezası verilir. Karar okyanusun ötesinde bile o kadar tepkiyle karşılanır ki, Paris’te ABD Büyükelçiliği önünde bomba patlar, Fransa ve İtalya’da onbinlerce insan sokağa dökülür. Kararın temyiz edilmesi için başlatılan imza kampanyasına, aralarında siyasetçi, yazar ve bilim insanlarının bulunduğu yaklaşık 1 milyon insanı katılır - televizyon ve internetin olmadığı bir dönemden bahsettiğimiz dikkate alındığında, olayın ne denli büyük yankı yaptığı anlaşılır. İdamın infazını engellemek için New York’ta yüzbinlerce işçi greve katılır, aydınlar devreye girer; Paris, Londra, Belfast, Moskova, Berlin, Viyana, Budapeşte, Bükreş, Roma, Madrid yanı sıra Noveç, İsveç, Danimarka, İsviçre, Hollanda, Japonya, Çin, Kuzey ve Güney Afrika, Meksika, Güney Amerika’da yürüyüşler gerçekleştirilir. Ama hiçbiri fayda etmez. Ve iki güzel insan 22 Ağustos 1927’de idam edilir.

Hiç ölmediler, sanatla yaşadılar
Fakat Sacco ile Vanzetti hiç ölmediler. Şarkılarda, şiirlerde, tiyatro sahnelerinde yaşadılar hep, hala yaşıyorlar. İdamı durdurmak için ABD’nin Almanya’daki Büyükelçisi’ne mektup yazan Alman edebiyatçı Kurt Tucholsky iki İtalyan anarşisti ‘Yedi yıl ve yedi dakika kanamak zorunda kaldı iki işçi yürek’ dizesiyle başlayan ‘7,7’ şiirinde ölümsüzleştirdi. Ernest Hemingway ve F. Scott Fitzgerald ile birlikte modern Amerikan edebiyatın temel temsilcilerinden sayılan John Dos Passos olayı ‘Facing the Chair’ (1927) romanında yazdı. Birçok aydınla birlikte iki idam mahkumunu sahiplenen Pulitzer Ödüllü ABD’li yazar Upton Sinclair de ‘Boston’ adlı kitabında konuyu işledi. Çinli yazar Ba Jin’in ‘Elektrikli Sandalye’ (1932) ve Anna Seghers’in ‘Amerikan Büyükelçiliğine Giderken’ öyküsü de Sacco ve Vanzetti’nin idamını ele alıyor.

İkili şahsında 20’inci yüzyılın ABD’sinde solcuların maruz kaldığı kovalama tiyatro sahnelerinde ve beyazperde de ifadesini buldu. Alman yazar Erich Mühsam henüz 1928 yılında ‘Devlet Aklı’ (Staatsräson) isimli dramını Sacco ve Vanzetti anısına sahnelendirir. Amerikan oyun yazarı Louis Lippa da 1999 yılında prömiyerini yapan ‘Sacco & Vanzetti - Bir Vodvil’ oyunuyla olayı tekrar gündeme taşıdı.

Birçok filme konu oldular
Konuyla ilgili ilk film 1927’de Avusturyalı Alfréd Deésy yönetmenliğinde ‘Elektrikli Sandalyenin Gölgesinde’ adıyla çekildi. NBC televizyonu da 1960’da ‘Sacco-Vanzetti Hikayesi’ni televizyon ekranlarına taşıdı. Yönetmen Paul Roland ise 1967 yılında Belçika’da ‘Sacco ve Vanzetti Olayı’ adlı filmi çekti. Orijinal görüntülere yer veren Giuliano Montaldo yönetmenliğindeki İtalyan yapımı ‘Sacco ve Vanzetti’ de 1971’da gösterime girdi. Filmin müziklerini Ennio Morricone yaptı. 2004’te Bulgaristan’da iki bölümden oluşan bir televizyon filmi çekildi. Olayla ilgili ilk sinema belgeseli ise 2006’da Peter Miller tarafından hazırlandı.

İki anarşistin yaşadıkları şarkılara da konu oldu. Ünlü Amerikan folk şarkıcısı Woody Guthrie 1946/47 yıllarında ‘Sacco ve Vanzetti Balatları’ adlı albümü hazırladı. Pete Seeger de 1951’de, Nicola Sacco’nun oğlu Dante’ye veda mektubundan yararlandığı bir şarkı besteledi. Giuliano Montaldo’nun filmin müzikleri arasında, sözleri Joan Baez’e ait olan ünlü ‘Here’s to you’ şarkısı da yer alıyor. Bu şarkı daha sonra Georges Moustaki tarafından farklı dillere uyarlandı. Şarkıyı İsrailli sanatçı Daliah Lavi de 1972’de üç dilli olarak yayınladı. Siyasi içerikli şarkılarıyla bilinen Alman sanatçı Franz Josef Degenhardt da aynı melodiye daha kapsamlı sözler yazdı.

Resim sanatı alanındaki en ünlü çalışma ise Litvanya kökenli ABD’li ressam Ben Shahn’a ait. Sosyal gerçekçilik çalışmalarıyla bilinen Shahn, 1931/32 yıllarında New York’taki Syracuse Üniversitesi’nin duvarına, Sacco ile Vanzetti’nin cenaze törenini gösteren bir mozaik yaptı. İranlı heykeltraş ve mimar Siah Armajani de 1987’de Frankfurt’taki Modern Sanatlar Müzesi’nde ‘Sacco ve Vanzetti Okuma Odası’nı dizayn etti. Sacco ile Vanzetti’nin öyküsü kuşkusuz bunların dışında da sanat eserlerinde ifadesini bulmuştur. Ve belki ileride de yine bulacaktır. Onları bugün de hatırlıyor olmamız ya da onlarla tanışıyor olmamızın sebebidir bu eserler. İşte bir resim veya bir şarkının birkaç dizesi bazen koca bir öyküyü anlatır bize... ‘Şerefinize, Nicola ve Bart/ Sonsuza dek yüreklerimizde yaşıyorsunuz/ Son ve nihai an sizindir/ Acılar zaferiniz oldu’ (Joan Baez’in Here’s to you şarkısından).


* 10 Ekim 2010'da Yeni Özgür Politika'da yayınlandı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder