27 Tem 2011

Kadim tınılarla mistizme yolculuk

Doğu müziğinin iki usta ismi, Şehram Nazirî ile Hossein Alizadeh, kadim tınılarla müzikseverleri mistik bir yolculuğa çıkardı. 

İran’da klasik ve sufi müziğinin en meşhur yorumcusu, Doğu Kürdistanlı tenor Şehram Nazirî ile tar virtüözü Hossein Alizadeh Köln Philharmonie’de dinleyicilere unutulmaz bir akşam yaşattı.
Almanya’nın Köln kentinde, Cuma akşamı ‘Dostluk Şarkıları’ adıyla düzenlenen konseri binden fazla müziksever dinledi. Tasavvuf edebiyatının büyük öncüleri olan Mevlana Celaleddin Rumi, Hafız-ı Şirazi ve Ömer Hayyam’ın eserlerini duru sesiyle yorumlayan Kirmanşahlı tenor Şehram Nazirî’ye 6 kişilik ansamble eşlik etti. Konserde, tar ve setarda Azeri asılı usta besteci Hossein Alizadeh, tombak ve bendirde Pejman Hadadi, udda Mohammad Firoozi, def ve zarbangda Behman Samani, neyde Siamak Jahangiri ve kemençede Ardavan Kamkar, doğunun kadim tınılarını büyük bir ahenkte buluşturdu.

Köln Philharmonie’deki konser, Nazirî, Alizadeh ve Hadadi’nin İshafan makamındaki doğaçlaması ile başladı. Alizadeh’nin setar, perküsyonda sihirli parmakları ile büyüleyen Hadadi’nin de tombak ve bendir çaldığı doğaçlamada Şehram Nazirî, İranlı modern şair Mehdi Akhavan Sales’in bir şiirini seslendirdi. Ardından verilen aradan sonra ansamblenin diğer dört üyesi de sahnede kurulan divanda yerlerini alarak, geçmiş zamanların dizelerini ve uzak mekanların seslerini bugünle buluşturdu. Rast Pençgâh makamındaki ilk parçadan sonra, bütün ansamble amprovizasyon ile Nazirî’nin seslendirdiği Mevlana şiirine eşlik etti.

‘Dostluk Şarkıları’ seslendirildi
Mevlana, Hafız, Hayyam - şiirleriyle, gazelleriyle, rubaileriyle tasavvuf dünyasında karanlığa karşı aydınlığı, düşmanlığa karşı dostluk ve barışı, nefrete karşı aşkı yücelten dervişler. Onlar, dünyaya evrensel aşkı taşımak için sufi şiir sanatı ile farklı kültürler ve inançlar arasına köprüler kurdu. Ve ‘Dostluk Şarkıları’ konserinde de ses ve tınılardan köprüler kuruldu.

Sahnede bir dervişi anımsatan Hossein Alizadeh ise divanın tam ortasında, farklı farklı yönlerden kurulan köprülerin buluşma noktası gibiydi. Tarın tellerinde akan kendisiymiş gibi, kimi zaman enstrümanı ile bir oluyordu, transa girmişçesine. Öyle anlarda bütün dinleyiciler, Alizadeh’nin usta parmaklarının değdiği tellerden akan hafifliği hissedebilmiştir. Belki de Alizadeh’i üstad yapan da budur; yaşadığı hafifliği dinleyicisine de yaşatabilmesidir.

Kültürlerin ebruleştiği bir coğrafya
Hafız, Hayyam ve Mevlana’nın şiirlerinin Şehram Nazirî tarafından, radif olarak bilinen İrani motif ve melodiler eşliğinde seslendirilen parçalarla devam eden konserde Siamak Jahangiri’nin ney doğaçlaması büyük beğeni topladı. Sunulan doğaçlamalarda destgah makamı esas alınırken, temelini radifler oluşturuyor. İran, kültürlerin ebruleştiği bir coğrafya olduğundan, makamları da ebrulidir. Ve ‘Dostluğun Şarkıları’ da bu anlamda farklı farklı müzik stillerin, motif ve melodilerin içiçe geçtiği bir konserdi; Kürt mikrotonalitesinden Azeri muğamlara, Hint ragalardan Pakistan kavvali müziğine.

Konser adını bu anlamda hem sergilediği müzikteki dostluktan, ama hem de bir araya gelince eşsiz bir müzik ziyafeti sunan Şehram Nazirî ile Hossein Alizadeh’nin dostluğundan alıyor. Aralarındaki ilişkinin karşılıklı sevgi ve saygı dayandığı gözlemlenebilen ikili sahneden ayrılırken şu jest dikkat çekti: Alizadeh’nin önde yürümesi için yol açtığı Nazirî, aynı şekilde dostunun önden gitmesi için kenara çekildi. Hal böyle olunca iki usta kol kola sahneden ayrıldı.

MERAL ÇİÇEK

23 Mayıs 2011/Yeni Özgür Politika

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder