27 Şub 2013

Ankara'da Paris konuşuldu mu?

Alman Başbakanı Angela Merkel, dört yıl aradan sonra Türkiye’yi ziyaret etti. Haliyle Alman basını 2 günlük ziyareti uzun uzadıya yoruma açtı.
Ziyaretten hemen önce, ‘Angie’ Merkel’in ne kadar zor (!) bir görevle karşı karşıya olduğu vurgulanarak, Alman Başbakanı ile empati kuruldu... Mesela Spiegel dergisi “Merkel’in Erdoğan ziyareti: Boğaz’ın yorucu adamı” başlığını attı. Süddeutsche Zeitung gazetesi “Başbakan Türkiye’de zor görüşmelerle karşı karşıya” dedi. Anlaşılan ülkedeki gazetecilerin hemen hemen tümü, Merkel için çok üzülmüş...
Ama sonra baktık ki görüşme hiç de kötü geçmemiş. Zira herkes Başbakanlık’taki basın toplantısında asık suratlar beklerken, Angie ve Recep gülümseyerek kameraların karşısına geçti.
Demek ki Şansölyemiz için boşuna bu kadar kaygılandık...
Yerseniz tabii.
Maraş’taki Alman askerlerini ziyaret ettikten sonra Kapadokya’da gezisine çıkan Merkel, Ankara’da Erdoğan ile neler konuştu? Gündeme getirdiği hususlar, başını ağrıtacak, onu Erdoğan karşısında güçsüz bir pozisyona itecek konular mıydı? Değildi elbet.


Merkel, elinde bir koz ile Türkiye’ye gitti. AB içinde Türkiye’nin üyeliğine en çok karşı olan ve “imtiyazlı ortaklık” kavramını dolaşıma sokan Merkel, Erdoğan’a üyelik sürecini canlandırma sözünü verdi. Hatırlanırsa şimdiye kadar AB üyeliği için müzakere edilmesi gereken 35 başlıktan sadece 13’ü açıldı, bunlardan ise tek bir tanesi tamamlandı. Merkel, bir başlığın daha açılabileceği mesajını verdi. Böyle bir sözü verirken, elbette ki Türkiye’nin kısa vadede üye olmayacağını hesaba katıyor.
İtiraf etmeliyiz ki bu konu, Merkel açısından karın ağrısı potansiyelini barındırıyor, zira Kıbrıs meselesinde ilerleme sağlanmış değil. Ve yine bu husus Ankara’daki basın toplantısında dile getirildiğinde hem Merkel’in hem de Erdoğan’ın yüz ifadesi değişti. Sonra bir Alman gazeteci, tutuklu meslektaşlarını soruyor, Türk Başbakanı hemen ‘düzeltme’ yapıyor. Hani onlar gazetecilik faaliyetlerinden ötürü tutuklanmamıştı ya, o mesele işte. Bizim Angie kaşlarını çatıyor, bir ara hukuk devlet standartlarının önemine değiniyor. Hem arkadaşı Recep ona söz vermiş bazı yasal düzeltmelerin yapılacağına dair. Soru üzerine PKK’ye karşı mücadelenin kararlılıkla sürdürüleceği yönündeki bilindik ifadelerini tekrarlamayı ihmal etmiyor elbette.
Bütün bunlar konuşulurken birkaç yüz kilometre uzakta tanklar hareket halinde, imha edilecek gerilla arıyorlar. Savaş uçakları ve içindeki pilotlar, Medya Savunma Alanları’nı havadan bombalamaya hazırlanıyor. Ama o jetlerin sesi, Ankara’da duyulmuyor elbette. O yüzden Türkiye’nin AB üyeliği önündeki en büyük engel de Kıbrıs meselesi oluyor. İşte ikilimiz bu konuda ne kadar da güzel anlaşıyor.
Bu arada biz Almanya’daki 1 milyon Kürt, yaşadığımız ülkenin başbakanı olan Merkel’den bir konuda açıklama bekliyoruz. Zira biliyoruz ki basın toplantılarında dile getirilen hususlar genelde görüşmenin tali hususlarını oluşturup, esas konulardan pek de söz edilmez. Mesela Erdoğan ile Suriye ve İran konularını kapsamlıca konuştuğunuzu biliyoruz. Elinizdeki tek kozun, AB üyelik müzakerelerinin olmadığını da biliyoruz.
Avrupa’daki en büyük Kürt nüfusu, Almanya’da bulunuyor. En çok Kürt kurumunun olduğu ülkedir de. Yine Kürtleri ve özgürlük mücadelelerini kriminalize etme konusunda deneyimli devlet de Alman devletidir. Dolayısıyla NATO operasyonu ile T.C.’ye teslim edildiğinde Almanya’da hakkında tutuklanma kararı bulunan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile yürütülen görüşmelerin gündeme geldiği kesin gibi. Merkel bu konuda mutlaka Erdoğan’dan bilgi almıştır.
Eğer öyleyse Paris katliamı da konuşulmuştur. Hatırlanırsa Ocak ayında, Türk Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in benzer olayların Almanya’da da yaşanabileceği yöndeki sözlerinden hemen sonra üst düzeyli bir Alman Federal İçişleri Bakanlığı Müsteşarı apar topar Ankara’ya gidip MİT ile görüşmüştü. Ardından Federal Dışişleri Bakanı da Türkiye’ye gitti. Bu ziyaretlerin Paris katliamından bağımsız olmadığı net.
Peki Merkel ile Erdoğan, Paris’e ilişkin neler konuştular? Ve neden konuyla ilgili açıklama yapılmıyor?
Almanya, bu konuda sahip olduğu bilgiyi de siyasi koz olarak kullanıyor olmasın?


http://www.yeniozgurpolitika.org/index.php?rupel=nivis&id=3423

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder