Midyatlı Arzu Özmen’in katledilmesinin üzerinden 1 yıl 3 ay ve 5 gün
geçti. Yaşasaydı Nisan’da 20 yaşına girecekti. Yaşasaydı belki ait
olduğu ama hiç görmediği toprakları bir gün doyasıya gezerdi. Ama
olmadı. Toprakla arasına önce mesafeler girdi, sonra kendi tabutu. 18
yaşındaydı.
Êzîdî inancına sahip Özmen ailesi 1990’ların başında
Almanya’nın Detmold kentine gelip yerleşmiş. 100’ü aşkın yıllık bir
sürgün ‘geleneği’nin son halkasının mağdurlarıydılar. Onları
topraklarından koparan, ta Osmanlı‘dan beri Êzîdîleri göçer ve sürgün
bir hayata mahkum eden devlet ve onun şiddeti idi.
Zorunlu göç,
kendi başına bir şiddet biçimidir. Uğruna göçe zorlanılan dini veya
etnik kimlik, hem ait olunan yerde hem de gidilecek ülkede tanınmıyorsa,
zorunlu göç sürecinde ve sonrasında bu şiddet biçimi daha ağır bir hal
alır. Ancak ne yazık ki kimi zaman devletin şiddetine maruz kalanlar,
daha ağır bir şiddetin uygulayıcısına dönüşebiliyor.
Ayrıntılara
gerek yok; Arzu Özmen, kendi hayatıyla ilgili söz ve karar sahibi olmak
istediği için öldürüldü. Bir zamanlar ‘gelenek’ diye ataerkil zihniyetçe
belirlenen, her şeyden üstün tutularak yaşatılan, sorgulandığında
hiçbir mantığa oturtulamayan sınırları bir kadın olarak aşma cesaretini
gösterdiği için katledildi. Birey, ‘kutsal aile’ye feda edildi.
Peki aileye ne oldu? Kenetlenerek nice zorluğu aşan ve Almanya’da yeni bir hayat kuran Özmen ailesine ne oldu?
‘Kutsal
aile’ elbirliğiyle yok edildi, parçalandı. ‘Namus temizlenecekti’ ya;
bir daha temizlenmemek üzere ailece kirletildi. O lekeyi hiçbir şey yok
edemeyecektir artık. Lekeleyen, Arzu değildi; onu katleden düzendi, o
‘gelenek’lerdi, o ‘kutsal aile’ anlayışıydı, o anlayışı taşıyanlardı,
taşıtanlardı.
10 kardeştiler. Biri katledildi. Kaldı 9.
9 kardeşten biri cinayeti ‘üstlendi’. ‘Kutsal aile’ korunacak elbette. Ömür boyu hapse mahkum edildi. Henüz 22 yaşında.
Kaldı 8 kardeş. 2’si insan kaçırma ve cinayete yardımdan 10’ar yıl hapis cezası aldı.
Diğer 6 kardeşten 2’si insan kaçırmadan 5’er buçuk yıl aldı.
10 kardeştiler. Biri katledildi. 5’i hapiste. Kaldı 4.
2
gün önce, baba Fendi Özmen’in yargılandığı davanın karar duruşması
görüldü. Detmold Eyalet Mahkemesi’nde görülen davanın iddianamesinde
Fendi Özmen, azmettirici olmakla suçlanıyordu. Ancak delil
yetersizliğinden dolayı 53 yaşındaki Özmen, ağır yaralamak ve cinayete
yardım etmek suçundan 6 buçuk yıl hapis cezasına çarptırıldı. Hakim,
önümüzdeki süreçte anne Adile Özmen’in yargılanmasına başlanacağını da
açıkladı.
12 kişilik aileden geriye ne kaldı? Sözde ‘aile namusu’ uğruna işlenen bu cinayet, ailenin kendisini de yok etmedi mi?
Yarısı
şu an hapiste olan Özmen ailesi, bu ‘namus’ anlayışının kendilerini
nasıl paramparça ettiğini düşünüyordur, bazı şeyleri şimdi – geç
olduktan sonra – sorguluyordur. Öyle olmasını umut edelim.
Ama bu
günah sadece onların değil. Cinayetten önce ‘Fendi’nin kızı evden
kaçmış... Fendi’nin kızı şöyle yapmış...’ diyenler de düşünsün. Sonra
cinayeti ‘haklı’ görenler, savunanlar da düşünsün. Tek bir kelime
söylemeden içten onaylayanlar da. Herkes düşünsün. Çünkü karşı koymayan
hiç kimse masum değil.
http://www.yeniozgurpolitika.org/index.php?rupel=nivis&id=3291
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder