30 Oca 2013

#Aufschrei: 'Dekolteniz ne güzel'!

Bir hafta öncesine kadar, çok da yakından Almanya politikasıyla ilgilenmeyenlerin adını dahi duymadığı Rainer Brüderle’yi bilmeyen yok artık. Bunun sebebi, Brüderle’nin geçtiğimiz günlerde partisi FDP’nin kurultayında başbakan adayı seçilmiş olması değil. Hikayeyi baştan anlatalım.
Stern dergisi muhabiri Laura Himmelreich, Eylül’de yapılacak genel seçimlerde FDP’nin birinci sıra adayı olarak yarışacak 67 yaşındaki Brüderle ile ilgili bir makale kaleme aldı. Makale, geçen hafta yayımlandı. İşi gereği sık sık politikacılarla görüşen 29 yaşındaki muhabir, yazısında Brüderle ile bir yıl önce yaptığı bir görüşmeyi de anlattı.
Anlatıma göre politikacı bu görüşmede önce genç kadının dekoltesini süzüyor, ardından “Siz bir Dirndl’in içini de doldurursunuz” diyor. Dirndl, Bavyera bölgesine ait derin dekolteli, üstü dar altı geniş geleneksel bir elbisedir. Brüderle ardından kadın gazetecinin elini alıp öpüyor ve “Dans davetimi kabul etmenizi istiyorum” diyor. Himmelreich, “Sayın Brüderle, siz politikacısınız, bense gazeteci” şeklinde cevap veriyor. Bunun üzerine Brüderle bütün politikacıların gazeteciler karşısında zayıf düştüğünü söyleyince kadın gazeteci “Profesyonel yaklaşmamız bence daha doğru” diyor. FDP’linin buna cevabı ise şöyle: “Ama sonuçta hepimiz insanız.”


Şu an büyüyerek devam eden cinsiyetçilik tartışmasının fitilini ateşleyen işte bu makale oldu. Twitterde bir grup kadın, makaleden yola çıkarak perşembeyi cumaya bağlayan gece, günlük yaşamda karşılaştıkları cinsiyetçilik örneklerini yazmaya başladı. Sonra içlerinden biri, bu tartışma için ‘çığlık’ anlamına gelen “#Aufschrei hashtag”ını kullanmayı öneriyor. Öneri kabul ediliyor ve Cuma günü twittere tekrar giriş yaptıklarında, binlerce kişinin - çoğunlukla kadın - #Aufschrei hashtag’ını kullanarak cinsiyetçi yaklaşımları ifşa ettiğini görüyorlar.
Bu makalenin yazıldığı saatlerde, #Aufschrei tweetlerin sayısı 100 bine yaklaşmıştı. Ve tartışma twitter ile de sınırlı değil. Bütün gazete ve internet sitelerinde haber ve yorumlar yayımlanıyor, konu televizyon programlarında tartışılıyor. Toplum ilk defa bu çapta cinsiyetçiliği tartışıyor.
Tabii tartışmanın iki tarafı var. Bir taraf, Brüderle’nin sözlerini cinsiyetçilik olarak görmüyor. Taciz olarak da görmüyor. Hatta FDP, parti olarak Brüderle’nin arkasında durduğunu beyan etti. Yine #Aufschrei hashtag’ını kullananlar arasında, günlük yaşamda kadınların karşı karşıya kaldığı cinsiyetçiliğin taciz kapsamına girmediğini savunanların sayısı hiç de az değil. Buradan anlaşılıyor ki toplumsal cinsiyetçilik, özellikle de sözlü ve fiziki taciz öyle ince bir şekilde günlük yaşamın içine ‘sızmış’ ki, gayet ‘normal’ görülebiliyor.
Bu nedenle de mağdur uğradığı tacizi dile getirdiğinde, cinsiyetçiliği ifşa ettiğinde, tacizci ile ilgili gayet rahat bir şekilde ‘masum’ bir tablo çizilebiliyor. Çok da ‘masumane’ bu kadar abartmaya gerek var mı şimdi? Ayrıca ‘Bu göğüslerle Dirndl de doldurursun’ ifadesi sözlü taciz değil, tersine övgü! Hem kadın dekolteli giyiniyorsa, erkekler baksın diyedir, öyle değil mi? O zaman sonradan şikayet etmeyecek. Zaten mini etekli tecavüz mağdurları da kendileri suçlu!!!
Cinsiyetçilik işte tam da budur. Kadın kırımlarının zeminini oluşturan bu algıdır. Ve bu algı birçoğumuzun bilincinde yer edinmiş.
Almanya’da konuyla ilgili başlatılan tartışma sürüyor. İfşa ilk adımdır. Ama etkili bir mücadele için cinsiyetçiliğin kaynağına inmeli. Tartışmanın bu yönde gelişmesini umut edelim. Hatta buna katkı sunalım. 


http://www.yeniozgurpolitika.org/index.php?rupel=nivis&id=3245

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder