Yüksel Uğurlu, Almanya'daki resmi devlet televizyonlarından olan WDR için çok sayıda başarılı dokümantere imza atmış bir yönetmen. Yimpaş davası ve Türkiye'deki Hıristiyanların durumuyla ilgili belgeseller hazırladı. En son da Cornelia Uebel ile birlikte, Gülen ağını mercek altına alan "İmamın Sessiz Ordusu - Fethullah Gülen'in Ağı" (Die stille Armee des Imam - Das Netzwerk des Fethullah Gülen) isimli bir tv-dokümanteri hazırladı.
45 dakikalık bu programın tanıtımı, WDR'in internet sitesinde şu şekilde yapıldı: "Türk vaizi Fethullah Gülen, başarılı bir şekilde büyük müslüman 'reformcu' imajını oluşturuyor - dünya çapında. Ancak onu eleştirenler, Gülen'in İslamı modernleştirmeyi değil, moderniteyi islamlaştırmayı amaçladığını söylüyor. Gülen hareketi artık neredeyse bütün Alman şehirlerde de okullarla veya farklı eğitim kurumlarla aktif. Kuran okulları yerine liseler - Batı'nın hayalini kurduğu 'Soft İslam' bu mu? (...)" Yüksel Uğurlu ve Cornelia Uebel, dokümantasyon için hem Gülen taraftarları ve Almanya'daki eğitim kuruluşlarında çalışan kişiler hem de cemaatten ayrılıp korkudan dolayı yüzlerini kameraya gösteremeyenlerle görüşmüş. Bu açıdan da dikkat çekici bir çalışma.
Ancak önceki akşam saat 22:00'de WDR'i açtığımda "İmamın Sessiz Ordusu" değil, başka bir program çıktı. Uğurlu ve Uebel'in dokümantasyonu yayından kaldırılmıştı. Oysa daha bir gün önce, pazartesi günü belgesel yayın akışında duruyordu.
Bunun üzerine WDR'e başvurdum ve programın neden yayımlanmadığını sordum. Aldığım yanıt şöyle: "Film vaktinde tamamlanmadığından henüz belirlenmeyen ileri bir tarihe alındı." Oysa bundan bir ayı aşkın bir süre önce WDR'de yayınlanacağı ilan edildiğinde dokümanter zaten hazırdı. Dolayısıyla WDR yetkililerinin ilettiği bu gerekçe pek de inandırıcı gelmiyor ve bir yerlerden gelen tepkiler doğrultusunda şimdilik yayınlanmamasına karar verildiği ihtimali daha ağır basıyor.
İmaj önemli tabii. İmajı zedeleyecek her türlü faaliyetlerin, yayınların önüne geçilmeli. Bundan dolayı Türkiye'de Ahmet Şık'ın kitabı daha yayınlanmadan, yazarı ile birlikte içeri alınırken, Almanya'nın başkentindeki Berlin Üniversitesi'nde geçen ay Dr. Nick Brauns ve gazeteci Baki Gül'ün katılımıyla yapılmak istenen Gülen Hareketi konulu panel son anda üniversite yönetimince yasaklandı. Ancak spontane bir şekilde 'işgal' edilen bir başka üniversite salonunda yapılan panel, buna rağmen özellikle Alman öğretim görevlileri ve gazeteciler tarafından yoğun ilgi gördü.
İmaj önemli. Ama bundan da önemli olan, herhangi bir zedelenme durumunda imajı koruyabilmektir. Bundan dolayı ABD'li tv kanalı CBS, "60 dakika" adlı belgesel programında soru işaretleri bırakan bir Gülen portresini çizdiğinde, Türk ana akım medyası olayı çarpıtarak programın başından sonuna kadar Gülen'in övüldüğü izlenimini vermişti.
Hazır yayınlardan söz etmişken; Teksaslı din sosyologu Helen Rose Ebaugh'ın "Gülen Hareketi - Ampirik Bir Araştırma" başlıklı kitabı kısa bir süre önce Almancaya çevirilip Herder Yayınları'ndan çıktı. Sözde bilimsel bir araştırma olan 220 sayfalık kitapta Gülen hareketinin temel ilkelerinin "diyalog, hoşgörü, düşünce özgürlüğü, demokrasiye bağlılık ve entegrasyon" olarak ifade edildiğini belirtmek sanırım yeterlidir. Ebaugh, hem Gülen'in siyasete karışmadığını iddia ediyor hem de araştırması esnasında cemaatin sistematik bir şekilde devlet yapılarına sızdığına dair herhangi bir işarete rastlamadığını yazıyor. Ona göre cemaat "diyalog ve dünya barışının koruyucusu"! Daha birkaç ay önce Kürtlere karşı "köklerini kes, kurut ve işlerini bitir" diye fetva veren bizzat Gülen değilmiş gibi...
Bir bilgi daha: Ebaugh'ın kitabını basan 201 yıllık Alman yayınevi Herder, kendine biçtiği misyonu şöyle açıklıyor: "Kilise, kültür ve modern toplum arasında diyalog geliştirmek". Tanıdık geldi mi?
http://www.yeniozgurpolitika.com/index.php?rupel=nivis&id=1986
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder