James Connolly |
(...) Biliyoruz düşlerini. Bilmek
Yeter düş kurup öldüklerini;
Ya aşırı sevgiden
Çıldırıp öldülerse?
Yazıyorum şiirimde
MacDonagh ile MacBride
Sonra Connolly ile Pearse
Hem bugün, hem gelecek günlerde,
Yeşil giyilen her yerde,
Değişti, her şey değişti kökten:
Korkunç bir güzellik doğdu.
(William Butler Yeats)
İrlanda ulusal hareketinin bin sekiz yüz seksenli yılların başında Charles Stewart Parnell liderliğindeki özerklik arayışları, "Home Rule" formülü ile özetleniyordu. Birleşik Krallık sınırları içinde İrlanda'nın özerk meclisi kurulacaktı. Bu amaçla hazırlanan yasa tasarısı oylamaya sunulduğu 1886 yılında da, ikinci denemenin yapıldığı 1893'te de reddedildikten sonra 1914'te nihayet kabul edildiğinde, dengeler çoktan değişmişti.
Birinci Dünya Savaşı'na beş kala, o güne kadar İrlanda özerkliğine kesinkes karşı çıkan İngilizlerle kuzeydeki Protestan Birlikçiler, bu kez "Home Rule" yasasının ateşli
savunucuları kesilirken, güneydeki gruplar arasında merkeze bağlı özerkliğin yeterli olmayacağı düşüncesi giderek yaygınlaşmıştı. Londra yönetimi, savaşta İrlanda'dan kendisine bir cephe açılmasını önleme arayışındaydı. Ve İrlanda halkının çoğunluğu - katolik güneyde de - savaştan sonraki süreç açısından Londra'dan verilecek özerklik sözüne inanıyordu. Öyle ki, çoğu Flandra cephesinde olmak üzere, savaşta 50 bini aşkın İrlandalı, Britanya ordusu saflarında yaşamını yitirdi. Bunların önemli bir kısmı, 1913 yılında kurulan İrlandalı Gönüllüler ("Irish Volunteers") örgütünün üyelerinden oluşuyor. Aralarında Patrick Pearse'in bulunduğu 11 kişi tarafından Dublin'de kurulan örgüt, iç çelişkiler nedeniyle ikiye bölününce, bir kısmı aynı isimle Eoin MacNeill liderliğinde İngilizlere karşı silahlı eylemleri karşı saldırı şartına bağlarken, Pearse öncülüğündeki Irish Republican Brotherhood (IRB), silahlı ayaklanma için zemin yokluyordu.
O dönemde nicel bakımdan sayıları düşük olsa da, nitel açıdan en güçlü muhalefeti yürüten örgüt, bağımsız ve sosyalist bir İrlanda cumhuriyetini savunan İrlanda Yurttaş Ordusu (Irish Citizen Army - ICA) idi. 1913 yılında kurulan bu örgütün lideri, uzun yıllar ABD'de sendikal mücadelede yer almış James Connolly idi (İrlandaca adı Séamas Ó Conghaile). 1868'te İskoçya'da dünyaya gelen Connolly, henüz onbir yaşındayken çalışmak için okulu terk edip, oldukça erken bir yaşta işçi hareketi ile tanıştı. 14'ünde Britanya ordusuna katılıp Dublin'e konuşlandırılan Connolly, 96 yılında istifa edip İrlanda Sosyalist Cumhuriyetçi Parti'nin (ISRP) kuruluş çalışmalarına katıldı. O, aynı zamanda 1903'te Britanya Sosyalist Parti'den kopanların oluşturduğu Sosyalist İşçi Partisi'nin kurucularından.
Ancak ondan önce 1902 yılında Amerika Sosyalist İşçi Partisi'nin davetlisi olarak bir yıl boyu ABD'yi boydan boya gezip, usta bir konuşmacı olduğunu gözler önüne serdi. Hatta çok iyi bir teorisyen de olan Connolly, dönemin önde gelen ABD'li marksistlerden Daniel De Leon ile çok ünlü bir polemiğe girdi. Zaten De Leon ile anlaşmazlığı sebebiyle 1907'de Sosyalist İşçi Partisi'nden ayrılıp, aynı sene New York'ta İrlanda Sosyalist Federasyonu'nu kurdu ve federasyonun yayın organı olan "The Harp"ın editörlüğünü yapmaya başladı. Yayının merkezini Dublin'e taşıdığı 1910 yılında, ABD'deki mücadelesine son verip, ülkesine döndü.
İrlanda Yurttaş Ordusu, işçilerin savunması için kurulan bir örgüttü. Sayıları 250'yi geçmiyordu ama bağımsız bir İrlanda için mücadele iddiaları büyüktü. Connolly, MacNeill liderliğindeki Irish Volunteers yönetiminin bakış açısını fazlasıyla burjuva buluyordu. 1916 yılına gelindiğinde, onların Birleşik Krallık'a karşı etkili bir mücadeleye hazır olduklarına inanmıyordu, ancak güçlerinin de farkındaydı. Çok akıllıca bir plana başvurdu; gerekirse tek başlarına Britanya İmparatorluğu'na karşı silahlı mücadeleyi başlatmaya hazır olduklarının sinyallerini vererek, Volunteers'leri harekete geçmeye zorlayacaktı.
Volunteers'lere sızan IRB, çok geçmeden Connolly'nin planlarını öğrenip, silahlı mücadeleyi desteklediklerini bildirdi. Connolly'nin zamanından önce davranmasını önlemek için, aralarında Patrick Pearse ve Thomas Clarke'in de bulunduğu IRB liderleri onunla görüşmeyi önerdi. Hiçkimseye haber vermeden görüşmeye gidip, üç gün dönmeyen Connolly, o süre içinde IRB ile birlikte 1916 yılının Paskalya Pazarı'nda ayaklanmayı başlatmaya karar verdi.
Tarih öylesine seçilmemişti; Paskalya bayramında İngiliz askerlerin büyük bir kısmı şehir dışında olacaktı. Patrick Pearse, üç günlüğüne tören ve manevra talimatı verdi. MacNeill hemen bu talimatların ardındaki planları çözdü ve ayaklanmayı önlemek için elinden geleni yaptı; başlangıcı bir gün erteletip, güçlerin sayısını yaklaşık 1000'e düşürmeyi ve böylece ayaklanmanın Dublin'le sınırlı kalmasını başardı.
Paskalya Pazartesi'si geldiğinde (24 Nisan 1916) ayaklanma başladı başlamasına da, ancak işler umut edildiği gibi gelişmedi. Almanya'dan istenen silahlar teslim alınamadı, halktan beklenen destek sağlanamadı, yanlış anlaşılmalar ve karışıklıklar ciddi sorunlar yarattı. Pearse'nin güçlerinin bir kısmı ile İrlanda Yurttaş Ordusu'nun savaşçıları Dublin'de, başta Postane olmak üzere önemli kamu binalarını işgal etti. Ardından İrlanda'nın bağımsızlık bildirgesi okundu.
Çok geçmeden İngiliz asker ve polisleri ayaklanmayı bastırmak için pozisyonlarını aldı. Ustaca taktik geliştirip komutanlık yapan Connolly, ayaklanmanın ilk gününde yaralanmasına rağmen, kendini yatakta taşıttırıp isyanı yönetmeye devam etti. Çarşamba gününe gelindiğinde ayaklanma savaşa dönüşmüştü; İngiliz ordusu ağır silahlarla şehri rastgele bombalayıp tam bir katliam gerçekleştiriyordu.
Ayaklanmanın beşinci gününde Connolly, postanedeki kadın militanlara binadan çıkma talimatı verdi. Birkaç saat sonra kendisi de, kalan savaşçılarla birlikte İngilizlere görünmeden yangında yıkılmak üzere olan binadan çıkabildi. Son büyük çatışma ise King's Street'te yaşandı; tank ve toplarla gelen 5 bin İngiliz askerin 200 isyancıya 150 metre yaklaşması tam 28 saat sürdü. Bu son çatışmada İngiliz askerler sivilleri bıçaklayıp, bodrum katlarında saklananları silahla vurdu. 29 Nisan sabahı Connolly ve Pearse, Moore Street'teki yeni karargahlarında, bu saatten sonra sadece daha fazla sivilin öldürüleceğinden yola çıkarak ayaklanmaya son vermeye karar verdiler.
5 gün içinde İngilizler tarafında yaklaşık 500 asker, İrlandalılar tarafında ise en az bin insan yaşamını yitirmişti. 3 bin "şüpheli" tutuklanıp, Galler'e götürüldü. Londra yönetiminin doğrudan talimatı üzerine isyancılar hızla, gizli ve acımasızca cezalandırılacaktı. Ayaklanmanın 15 lideri, askeri mahkemede idama mahkum edilip, 3-12 Mayıs tarihleri arasında kurşuna dizildi. Ağır yaralı Connolly, kendi başına ayakta duramadığı için bir sandalyeye bağlanıp vuruldu.
O güne dek İrlanda'nın tam bağımsızlığı için mücadele eden örgütlerin halk arasındaki desteği sınırlı iken - Londra'nın özerklik sözüne güven yüksekti - İngilizlerin Dublin'deki sivil halka yaşattığı vahşet ve liderlerin kurşuna dizilmiş olması İrlanda halkı arasında kimsenin tahmin etmediği bir öfkeye yol açtı.
Bağımsızlık için ayaklananlar, başarılı olamadı. Ama, İrlanda'nın isyanlarla dolu tarihine en büyük isyan olarak geçecek olan Paskalya Ayaklanması, bağımsızlığın yolunu açacaktı. Zira Aralık 1918'de yapılan seçimlerde Sinn Fein öncülüğündeki bağımsızlık hareketi Britanya Avam Kamarası'ndaki İrlanda kontenjanındaki 106 sandalyeden 73'ünü almayı başarmıştı. Ocak ayında ise İrlandalı milletvekilleri Dublin'de kendi meclislerini kurup, bağımsızlık ilan etti. Britanya oluşturulan hükümeti tanımayınca, Anglo-İrlanda Savaşı başladı. Temmuz 1921'de sağlanan ateşkesten 6 ay sonra imzalanan Anglo-İrlanda Sözleşmesi ile İrlanda Cumhuriyeti kurulmuş oldu. Ancak ülkenin kuzeyindeki - çoğunlukla Protestan - kontluklar referandum ile Britanya Krallığı'nın parçası kalmaya karar verince, yeşil ada ikiye bölünmüş oldu.
Paskalya Ayaklanması, aynı zamanda yeni bir direnişin, daha uzun soluklu bir ayaklanmanın da başlangıcı olacaktı. Çünkü bu ayaklanma, başkalarının çizdiği sınırlara, bölünmüşlüğe karşı mücadele eden İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu'nun (IRA) da doğuş vakti olacaktı. Ki ayaklanmayı gerçekleştiren iki güç, 1919 yılında IRA çatısı altına birleşti...
Güzel bir özet. İlgiyle okudum.
YanıtlaSilKawa Nemir