Almanya Başbakanı Angela Merkel, iki hafta önce partisinin
bir konferansında insanı –normalde AKP’lilere has bir biçimde-
afallatan cümleler kurdu. Oldukça sevimli ve sevinçli bir yüz ifadeyle
şöyle dedi: “[Güney Kürdistan’a] Milan tipi anti tank sistemini
gönderdik ya; Kuzey Irak’taki Kürtlerin bir temsilcisi bana, bu silahın
etkisine hayran kaldıkları için bebeklerine, erkek çocuklarına artık
Milan adını taktıklarını söylediğinde gerçekten çok etkilendim.”
Merkel’in
bu sözlerinden kısa süre sonra Federal Savunma Bakanı Ursula von der
Leyen Hewlêr’e bir yıl içinde üçüncü ziyaretini gerçekleştirdi.
Hatırlanırsa, Almanya geçen sene DAİŞ’in Şengal’e ve Maxmur’a yönelik
saldırılarından sonra Pêşmerge’ye silah yardımı yapan ilk ülke olmuştu.
Bunun için 2. Dünya Savaşı’ndan beri yürürlükte olan “savaş alanlarına
silah göndermeme ilkesi” de çiğnenip ortadan kaldırıldı. 16 Ağustos
2014’te Hewlêr’de Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzanî ile görüşen
Alman Dış İşleri Bakanı Steinmeier da, Şengal’in hemen ardından Başûr’a
gelen ilk Batılı üst düzeyli devlet temsilcisi olmuştu.
Eylül
2014’te başlayan silah yardımları çerçevesinde Pêşmerge’ye şimdiye
kadar 20 seferde yaklaşık 1.500 tonluk malzeme gönderildi. 100 milyon
Euro’yu aşkın değerdeki bu silah nakli ihracat kapsamında olmayıp
tümüyle Alman devleti tarafından karşılanıyor. Silah yardımı yanısıra 95
Alman askeri Pêşmerge’ye eğitim vermektedir. (Kamp yeri inşaatı yeni
bittiğinden aylardır, aylık yarım milyon Euro’ya kiralanan bir otelde
yaşayan Alman askerlerinin şimdiye kadarki konaklama ve transport
masrafları 6 milyon Euro’yu geçti) Alman ordusu ayrıca Haziran ayından
bu yana bir Êzîdî taburunun eğitimine başlayıp, Menila kampında da
Kakailere askeri eğitim veriyor.
Alman
Savunma Bakanı’nın yapılacak yeni silah yardımları konuşmak üzere Mesud
Barzanî ve Kürdistan Bölge Başbakanı Neçirvan Barzanî ile görüştüğü
sıralarda, içinde Pêşmerge Güçleri 70. Birlikleri komutanı Şêx Cafer
Mustafa’nın da bulunduğu Pêşmerge komutanları Avrupa’da temaslar
yürütüyordu. Strasbourg’taki Avrupa Parlamentosu’nda konuşan
Gîwer-Maxmûr cephesi komutanı Sîrwan Barzanî “Uluslararası toplum ve
uygarlık adına [DAİŞ’le] savaşıyoruz. Neden yeterince silah almadığımızı
anlamıyoruz” dedi.
Ağustos
ayında da Mesud Barzanî başkanlığında Washington’a giden heyet, burada
ABD yönetimine ihtiyaç duyduğu silahların listesini teslim etti. ABD
Hewlêr’e direkt silah göndermeyip, teslimatı Bağdat’a yapıyor. Mesud
Barzani’nin Washington görüşmelerinde bu konuyu gündeme getirdiği
biliniyor ancak ABD açısından silahların Hewlêr’e dolaylı gönderilmesi,
Kürdistan Bölge Hükümeti’nin Bağdat’la ilişkilerinde baskı unsuru olarak
işlev görüyor.
Bu arka plan
da dikkate alınıp Almanya’nın Başûr’a silah yardımı değerlendirildiğinde
öncelikle Berlin’in bu oldukça masraflı ‘yardım’larının amacı soru
işareti bırakır. Ki silah yardımının düzeyi ile Pêşmerge’nin son bir
yıldaki askeri etkinlik düzeyi kıyaslandığında, orantılı bir sonuç
çıkmaz.
Almanya’nın önde gelen
düşünce kuruluşlarından olup dış politika konusunda hükümete
danışmanlık yapan Bilim ve Siyaset Vakfı, Mayıs ayında “Kürt siyasetinin
yükselişi” başlıklı bir kitapçık yayımladı. DAİŞ’le mücadele ile
birlikte Hewlêr’in Batı ile daha sık diplomatik ve askeri ilişkilere
sahip olduğuna dikkat çeken Vakıf, devamla şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Kontrol dışı değişkenlerin çokluğu karşısında Avrupa siyaseti bir
opsiyona yoğunlaşmak yerine hem Erbil ile Bağdat arasında denge kurmalı
hem de Irak Kürdistan’ında altyapı, kurumsal alan ve demokrasiyi uzun
vadeli bir şekilde desteklemeli. (…) Kürdistan Bölge Yönetimi IŞİD’le
mücadelesinde bundan sonra da askeri destek görmeli, silah yardımı ve
askeri eğitimler ihtiyaçlara göre düzenlenmeli. Bunda Kürtler arası ve
Irak içindeki güç dengeler dikkate alınmalı.”
Aynı
vakıf tarafından 2011’de hazırlanan “Yeni Kürt sorunu: Irak Kürdistan’ı
ve Komşuları” başlıklı analizde Almanya’nın Başûr üzerindeki etkisinin
çok sınırlı olduğuna dikkat çekilip, ilişkilerin geliştirilmesi tavsiye
ediliyor. O dönemde Berlin dikkatlerini Suriye’ye çevirip bura üzerinden
Ortadoğu’daki etkinlik sahasını genişletmek için hazırlıklara
başlamıştı. Ancak DAİŞ’in Şengal’e saldırısıyla birlikte birden Başûr’da
hamleye geçti. Silah yardımları yoluyla Irak ve Başûr’da siyasi
etkinlik alanını kısa sürede büyüttü.
Almanya
dış politikada yüzde 5 görünür iken yüzde 95 görünmezliği esas alır.
Daima iyi düşünülmüş uzun vadeli çıkarlar ve stratejik hesaplar
doğrultusunda siyaset yürütür. O yüzden de Başûr’a silah yardımını
“pragmatist bir iyilik” ötesinde ele alıp, Berlin’in buraya dönük
politikalarını iyi izlemekte fayda vardır.
Bitirmeden şu detayı da ekleyelim:
Merkel’in Kürt çocuklarına isim olarak takılmasından mutlu mesut olduğu
Milan tipi füzeler çevreye radyoaktif zehir saçıyor. Belçika bu nedenle
2001 yılından beri bu silahı kullanmazken, Sardinya’daki NATO eğitim
alanının etrafında hem kanser vakalarında hem de sakat dünyaya gelen
bebek sayısında ciddi artış tespit edildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder