9 Eki 2015

Kadın diplomasisinde yeni dönem

IŞİD’in Şengal’e yönelik soykırım amaçlı saldırısının üzerinden tam bir yıl geçti. Doğru zamanda doğru adımı atıp IŞİD’i durdurmayı başaran Kürt Özgürlük Hareketi açısından Şengal ile birlikte yeni bir süreç başladı. Bu süreç, tarihi Kobanê direnişi ile bir üst aşamaya ulaştı. Özellikle de YPJ ve YJA Star güçlerinin öncülüğünde geliştirilen bu muazzam direnişlerle bütün dünyanın hem gözü ve kulağı hem de kalbi Kürdistan’a döndü. Kürdistan bir anda küresel demokrasi güçlerinin – tabiri caizse – mabedine dönüştü.

Yeni açılım imkanları
Bu yeni durum, daha ilk ortaya çıkışından itibaren devletli uygar sistemi tarafından kriminalize edilerek izole edilmek istenen Kürt Özgürlük Hareketi’nin geneli açısından önemli fırsatlar yarattı. Ama en çok da Kürt Kadın Özgürlük Hareketi’ne dünya kadınlarıyla daha güçlü zeminlerde buluşma imkânını sundu. Kürt Kadın Hareketi elbette ki 20 yılı aşkın bir süreden beri dünyanın dört bir yanından kadın örgütleriyle ilişkilere sahiptir. Ancak son bir yıllık sürede ortaya çıkan yeni durumla birlikte nitel ve nicel bir sıçrama gerçekleştirmenin koşulları doğdu.
Peki, bahsi geçen yeni durumun pratiğe yansımaları nasıl? Kürt kadın diplomasisinde hangi yeni imkânlar ortaya çıktı? Bu imkânlar nasıl değerlendiriliyor? Dünya kadınlarının Kürt kadın hareketine yaklaşımı nasıl? Geliştirilen ilişkilerin niteliğinde nasıl bir değişim söz konusudur?

vilanova'da panel 

Kadın diplomasisinde eksen değişti
Kuşkusuz ki Kürt Kadın Hareketi’ne yönelik ilgi yeni açığa çıkmış değil. Öncesinde de Kürdistan’da yürütülen kadın mücadelesi, onun örgütlenme biçimleri ve ideolojisi, gündemindeki konular ve bir bütün olarak Kürdistan’da kadının durumuna ilişkin belli bir ilgi düzeyi söz konusuydu. 90’lı ve 2000’li yıllarda ağırlıkta Avrupa merkezli yürütülen kadın dış ilişki çalışmalarının ana endeksinde Kürt kadınlarının durumunu ve mücadelesini dünya kadınlarına aktarma, kendini tanıtma, bunun üzerinden sömürgeci devletlerin kirli politikalarını deşifre ve teşhir etme ile farklı kadın hareketleriyle ortak çalışmalar geliştirme yer alıyordu. Dönemin de hâkim paradigması ve enternasyonalizm algısı ile birlikte uluslararası dayanışma olgusu kadın hareketinin de dış ilişki çalışmalarında önemli rol oynuyordu.
Son yıllarda ise genelde olduğu gibi kadın diplomasisinin ana ekseninde bir değişim yaşandı. Bu tabii ki kadın hareketinin hem ideolojik, hem politik hem de pratik alanda yaşadığı önemli gelişim düzeyi ile bağlantılıdır. Kadın hareketi kendi gündemlerini diplomasi yoluyla giderek daha fazla dünya kadınlarıyla paylaşıp bu doğrultuda bizzat kendisi ortak zemin örgütleyicisi oldu. Organize edilen çok sayıda uluslararası kadın konferansı ile hareket kendi gündemlerini dünya kadınlarıyla ortaklaştırıp karşılıklı düşünce paylaşımının ortamını geliştirdi.
Nesrin Abdullah-görüsmeler 2 

Kadın hareketi dünyada benzersiz
Bu zemine paralel olarak daha önce de sık sık farklı ülkelerdeki kadın örgütleri tarafından panel, konferans vs. etkinliklere konuşmacı olarak davet edilen Kürt kadınları, Şengal ve Kobanê direnişi ile birlikte ise daha fazla ilgi görmeye başladı. Deyim yerindeyse bu davetlerde patlama yaşandı. Dünyanın dört bir yanından sistem karşıtı, feminist, sol-sosyalist, alternatif örgütlenmeler yoğun bir şekilde Kürt kadınlarını panel vermek için davet etmeye başladı. Bu yoğunluk hala da devam etmektedir. Bu davetleri geliştiren bazı hareket ve ülkeler ile daha önce de ilişkiler söz konusuyken, birçoğu ile ise yeni ilişki geliştirildi.
Öncesini önemli düzeyde aşan bu ilgi düzeyi, elbette ki IŞİD’e karşı geliştirilen direniş ile bağlantılıdır. Ancak ilginin kendisi sadece Şengal veya Kobanê direnişine değil, bundan ziyade, kadın öncülüğündeki bu direnişin arkasında yatan gerçektir merak edilen.
O nedenle de kadın dış ilişki kurumları olarak son dönemde katıldığımız bütün etkinlik ve yaptığımız görüşmelerde Kürt Kadın Özgürlük Mücadelesini gelişim etapları doğrultusunda anlatıp kavratmaya çalışıyoruz. Bugün gelinen aşama, kadın hareketinin hem ideolojik hem de pratik olarak ulaşmış olduğu düzey, dünyada benzersizdir. O yüzden de Kürt kadınlarının düzeyini kendi ülkelerindeki veya hareketlerindeki durumla kıyaslayan dinleyiciler şaşkınlıklarını gizleyemeyip deyim yerindeyse afallayıp hayranlıkla yaklaşıyor.

İnsanlar paradigmadan etkileniyor
Rojava’daki kadın devrimi, kadın öncülüğünde IŞİD’e karşı geliştirilen direniş, Kuzey’de yerel yönetimlerde eşbaşkanlık sistemi ve siyasete eşit katılım ilkesi veya bir bütünen Kürt Özgürlük Hareketi’nde kadınların oynadığı rol, kuşkusuz ki doğrudan hareketin sahip olduğu ideolojinin yansımasıdır. Önder Apo tarafından geliştirilen Demokratik, Ekolojik, Kadın Özgürlükçü Paradigmanın dışa vurumudur. Dolayısıyla kadın diplomasisi yoluyla bizzat bu paradigma dünya kadınları ve toplumlarına aktarılıyor. Hayranlıkla karşılanan da aslında bu paradigma ve onun yaratıcısı Önder Apo oluyor.
Bir örnek vereyim: Bu yıl Tunus’ta yapılan Dünya Sosyal Forumu’nda konuşmacı olarak katıldığımız bir panelin ardından Fransa’da 30 yılı aşkın bir süredir feminist ve antikapitalist hareket içinde yer alan ve önemli bir entelektüel düzeye sahip bir kadın yanımıza gelip, hareketle ilgili daha fazla bilgi istediğini söyledi. Biz de bunun üzerine yanımızda bulunan tek Fransızca belge olan Önder Apo’nun “Kadın Devrimi” başlıklı broşürünü verdik. Aradan birkaç gün geçtikten sonra “Size ne kadar teşekkür etsem azdır. Verdiğiniz broşür gözlerimi açtı” mesajı gönderdi.
Bu örnekte de görüldüğü üzere kadın hareketi temsilcilerini dinlemeye gelenler – hangi kesimden olurlarsa olsunlar – doğrudan düşünceden etkileniyor. Hareketin mücadelesini ve bunun ideolojik zeminini dünya sistemi gerçeğine oturtup bunun üzerinden anlamaya çalışıyor. Dolayısıyla söz konusu olan, bir ‘devrim romantizmi’ değil. Paradigmanın ve onun pratik karşılığının kendisidir benimsenen.
kurd-havin-guneser-3 

Öncülük misyonu Kürt kadınlarında
Bu nedenle de dünyadan kadın, çevre, antikapitalist, ulusal kurtuluşçu, alternatif vb. hareketlerin Kürt kadın hareketi ile kurduğu ilişki, klasik anlamda dayanışma veya enternasyonalizm çerçevesinde ele alınamaz artık. Hiçbir etkinlikte “Size nasıl yardım edebiliriz?” sorusu sorulmuyor artık. Bundan ziyade giderek daha fazla “Sizden neler öğrenebiliriz?” soruluyor. Çünkü insanlar Önder Apo tarafından geliştirilen paradigmanın evrenselliğinde kendi tikelini bulabiliyor. Arayış sahibi insanlar, etraflarındaki hareketlerde arayıp da bulamadıkları ideolojik ve pratik radikalliği Kürt özgürlük hareketinde görüyor. Bu dönemi önceki dönemlerden farklı kılan en temel hususlardan bir tanesi de budur.
Zira Katalan bir kadın, bir panelin ardından gelip “Bugün anladım ki sosyalizmin sosyalizm olabilmesi için merkezinde kadın özgürlüğü olmalı” diyorsa, bu Önder Apo’nun geliştirdiği paradigmanın düşünsel boşlukları kapatma yetisinde olduğunu gösteriyor. Eğer bir ABD’li antimilitarist kadın, kadın öz savunma konsepti konulu bir konuşmadan sonra kalkıp “Bu, kesinlikle ihtiyaç duyduğumuz şeydir. Bir an önce öz savunmamızı geliştirmeliyiz” diyorsa, bu kadın kurtuluş ideolojisinin ve onun konseptlerinin evrenselliğini gösteriyor. Ve eğer dünyanın farklı bölgelerinden kadın örgütü temsilcileri ideolojik tartışmalar yürütmek ve Kürt kadınlarının deneyimlerinden faydalanmak için dağa gitmek için başvuruyorsa, bu dünya kadınlarının gözünde Kürt Kadın Özgürlük Hareketi’nin hem düşünsel hem de eylemsel olarak örnek kabul edildiğini gösteriyor.
Bu kısa örnekler ve bu yazıya sığdıramadığım daha nicesinin gösterdiği bir şey daha var. O da, 21. yüzyılın gerçekten de kadın devrimi yüzyılı olma potansiyelini taşıdığıdır. Kürt Kadın Özgürlük Hareketi ise hem ideolojisi hem pratik deneyimi ile bu devrime öncülük etme misyonunu sadece tek taraflı olarak üstlenmiyor. Dünya kadınlara da kendisine böylesi bir rol atfediyor. Son bir yılda yürütülen kadın dış ilişki çalışmalarından çıkarılacak en önemli sonuç belki de budur.

Newaya Jin için kaleme alındı: http://www.newayajin.com/konuk-yazar/kadin-diplomasisinde-yeni-donem/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder