30 May 2012

Hayalet şehirler, gerçek savaşlar

Avrupa Birliği Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü (EUISS), AB'nin temel 'düşünce kuruluş'larındandır. 2001 yılında AB Bakanlar Kurulu kararıyla kurulan enstitü, bir nevi AB'nin savunma ve güvenlik politikalarının somutlaştırıldığı mekanlardan biridir. Kiminin 'think tank', kiminin 'düşünce fabrikası' dediği bu enstitülerin ulusal ve uluslararası politikalar üzerindeki etkisi, kendi başına bir tartışma konusu. Bu yazıda söz konusu kuruluşa değinmemin sebebi, EUISS'nin "Avrupa'nın savunmasına dönük 2020 yılı için hedefler" (What ambitions in european defence in 2020) başlıklı güncel raporunda yer verdiği bir değerlendirme. O raporda, gelecekte savaşların artık devletler arasında değil de, "dünya toplumunun eşit olmayan sosyoekonomik sınıfları" arasında yürütüleceği belirtiliyor. Giderek büyüyen eşitsizlik sebebiyle patlamaya hazır gerginliğin de arttığına
dikkat çeken EUISS raporu, küresel finans sisteminin çökmesini engellemek için, insanlığın dipteki milyarına ("bottom billion") karşı "yüksek yoğunluklu savaş uygulamalarının bütün spektrumunu" kullanma çağrısı yapıyor.
Yani kısaca şu deniliyor: Gelecekte savaşlar, sermayenin ve devletin savunma gücü olarak polis & askerler ile bu düzene karşı çıkan yurttaşlar arasında yaşanacak; devletler şimdiden tedbirlerini alsın, hazırlıklara başlasın.
Bu uyarı kuşkusuz Alman devletine yönelik değil, zira onlar işi öyle tesadüfe bırakmaz, daima herkesten önce tedbir alırlar. Biliniyor, ülkenin değişik yerlerinde askerlerin savaşlara hazırlandığı farklı farklı eğitim merkezleri var. Şu sıralar ise Magdeburg'un kuzeyindeki Altmark'ta, Avrupa'nın en büyük "şehir savaşları" eğitim merkezi olacak bir hayalet şehrin inşaatının son hazırlıkları yürütülüyor. Alman ordusu Bundeswehr, adını "Schnöggersburg" koyduğu bu hayalet şehir için 100 milyon Euroluk bir bütçe ayırmış. 6 yıl önce planlaması yapılan Schnöggersburg'un inşaatına bu yıl başlanacak.
6 kilometre karelik bir alanda 520 bina inşa edilecek. İçinde sanayi tesisler ve hayali bir otobana giriş yolunun yanı sıra 1700 metre uzunluğundaki bir piste sahip havaalanı da olacak, zira kitlesel protestolar artık havadan da kontrol altına alınmaya çalışıldığı gibi, bu husus, savaş uçakları ve insansız hava araçlarının "isyan bastırma savaşları"nda giderek daha fazla kullanılmak istendiğinin göstergesi. 
Sivil halka karşı şehir savaşlarına hazırlık kapsamında özel kuvvetlerin eğitimi için bu tarz hayalet şehirlerin kurulması - ki ufak çapta benzer merkezler şimdiden kullanılıyor - Kürdistan'daki durumlar gözönünde tutulduğunda tuhaf gelmeyebilir. Zira orada on yıllardan beri ordu ile polis sivil halka karşı kirli bir savaş yürütmekte. Zaten batıdaki güvenlik ve savunma politikaları adı altında yaşanan gelişmelere bakıldığında, tersten bir AB-Türkiye yakınlaşması söz konusu.
Almanya için durum şu açıdan da farklı: ordunun ülke içinde sivil halka karşı 'görevlendirilmesi', anayasal olarak yasak. Ancak Almanya'da polis ile ordu arasındaki giderek artan işbirliği, orduyu devletin içerideki aktörü olarak konuşlandırma stratejisinin bir ifadesi olup, ciddi bir tehlikeye işaret ediyor.
Yukarıda bahsi geçen belgeden alıntılanan "eşit olmayan sosyoekonomik sınıfları" öyle uzaklarda, Afganistan veya Kosova'da aramayalım. Kastedilen bizleriz. Bu özel kuvvetler, seçkin komandolar da bize karşı, çıkarabileceğimiz olası bir isyanı bastırmak için eğitiliyor. Almanya'da bu durumun bu denli bir umarsızlıkla geçilmesi, medyada hemen hemen hiç gündemleştirilmemesi enteresan doğrusu...

http://www.yeniozgurpolitika.com/index.php?rupel=nivis&id=1802

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder